Berlin'de Sergi Açan Türk Koleksiyoner
İşte karşınızda Selim Varol.
Kendisi Almanya'da yaşayan gurbetçilerimizden. Senin benim gibi bir çocuktu
aslında. Ta ki her Türk çocuğunun yaşadığı o trajik olayı yaşayana kadar.
Sevgili büyüklerimiz belli bir yaşa geldiğimizde hep der ki; Artık büyüdün,
oyuncaklarını başka çocuklara vermen lazım. Bu hepimiz gibi Selim Varol için de
çocukluğunda derin iz bırakmış bir olay.
O, bu olayı şöyle tanımlıyor;
"Beynimdeki ilk ışık o zaman yandı ya da
kafamdaki ilk tahta o zaman kırıldı. Büyük bir hırsla oyuncaklarımı geri almaya
başladım."
O günden sonra olan olmuş zaten. Yaklaşık 15 bin parça tasarım oyuncağa sahip. Bir ev, bir ofis ve üç depoyu kapsayan dipsiz bir hazine diyebiliriz.
Tasarım
oyuncağı tanımlamak gerekirse; arkalarında kurumsal şirketlerin olmadığı,
sanatçıların kendi hayal dünyalarında, sanatsal bakış açısıyla
harmanlanmış bir şekilde ortaya çıkan oyuncaklardır. Sanat ile oyuncağın iç içe
geçmesiyle oluşmuştur. Japonya'da başlayıp gelişen, oyuncaktaki sanat çağıdır.
Selim
Varol, 2000 yılında tasarım oyuncaklarıyla tanışmış.O günden bugüne ciddi bir
emek harcamıştır. Defalarca Japonya, ABD ve Çin'e gitmiştir. Yeri gelmiş dört
fitlik (122 cm) bir oyuncağa 6000 dolar vermiştir. Şunu da özellikle
belirtmiştir;"Şimdi sanat oyuncaklarını topluyorum diye bir tasarımcıya
ait olmayanları atmadım, dağıtmadım. Çünkü fotoğraf prodüksiyonlarında çok
işimize yarıyorlar. Yani onları sanat camiasına sokuyorum. Tasarım oyuncaklarla
birlikte aynı karede yer alınca onlar da sanat oyuncağı haline geliyor."
Dedim ya
o da bizden birisi diye. En sevdiği oyuncağı mavi bir Batman.Kendisi için Star
Wars'ın yeri de bambaşka.
Selim
Varol çok güzel bir noktaya değinmiştir. Kendisine ve hatta bana göre kutular
ardında saklanan oyuncakların değeri artmaz. Oyuncaklar oynandıkları zaman,
çocukların elleri değdikleri zaman değer kazanır. Çok da güzel örneklemiştir
bunu. Kapalı kutular arkasında saklayacaksak, pul koleksiyonerlerinden ne
farkımız kalır ki?
Sanırım
biz oyuncak koleksiyonerlerinin ortak mottosu 'çocukluğumuzdan vazgeçmemek'.
Çocukluktan hiç bıkmayız. Selim Varol'a göre sadece şekil değiştiriyor çocukluk.
Bu eşsiz
koleksiyona, bir Japon koleksiyoner 3 milyon dolar teklif etmiş.
"Koleksiyonuma ben paha biçemem. Ama asla satmam. Bu, benim bir parçam. Ve
kimse de beni satın alamaz. Kitap projesini yaptıktan sonra koleksiyonun değeri
daha da arttı. Bazı oyuncakların çifti var. Ya da mesela bazen on rengini bir
arada satıyorlar ama bana tek bir rengi gerekiyor. Diğer dokuz renk bekliyor.
Bu tip fazla oyuncakları arkadaşlarıma hediye ediyorum ya da isteyenlere
satıyorum." diye düşünüyor Selim Varol.
Kendisinin
"Arts&Toys" adında bir de kitabı var. Kapağında da en sevdiği
mavi Batman'i var. Kendisi biraz da mavi Batman'den günümüze neler değişti onun
peşinde.Guinness Rekorlar kitabına girmeye çalışmanın, koleksiyon ruhuna ihanet
olduğunu düşünüyor. Geçen sene bir İtalyan dergisi tüm dünyadaki oyuncak
koleksiyonerlerinin peşine düşüp de kendi kapısını çaldıkları ana kadar en çok
parçanın kendisinde olduğunun farkında değilmiş. Çünkü büyüklüğünden çok
işlevine önem veriyor. Bu nedenledir ki oyuncaklarını kendisine saklamamış; bir
kitap yazmış, Berlin'de oyuncak sergisi düzenlemiştir.
Şimdi,
ikinci kitap için hazırlanıyor. Oyuncakların fotograflarından oluşan sergi
Türkiye'ye de gelecek! Üstelik çıkarttığı Bant dergisini Beyoğlu'na taşıyıp,
Bant Kafe'yi kuracak. Burada oyuncak fotografları gösterilecek ve uzun vadede
oyuncaklarını İstanbul'a getirip, burada kendi müzesini kuracak.
Bu bizler
için büyük bir şans. Malesef ülkemizde böyle şeylere pek değer verilmiyor.
Dilerim tüm kalbini bu yola adamış insanlar olarak, ülkemizde bu farkındalığı
oluşturabiliriz.
Hep
dediğim gibi;
İçindeki
çocuğu asla öldürme! O zaman hayat daha toz pembe:).
Yorumlar
Yorum Gönder