Aktüel Arkeoloji Eylül-Ekim 2018 İncelemesi

Küçüklük hayalimdi arkeoloji benim. Hala içimde uktedir. Senelerce Aktüel Arkeoloji dergisini aldım, okudum da okudum. Sonra insanın öncelik sırası değiştikçe uzaklaştım dergi okumaktan. Ta ki oyuncaklarla ilgili bu sayıyı görüp alana kadar. İki büyük tutkum bir araya gelmiş daha ne olsun ki. Ama tabi okumam, not çıkarmam epey uzun zaman aldı. Çünkü niye? Çünkü hayat, okul bla bla bla...
Size kısacık notlarla faydalı olabileceğini düşündüğüm bilgiler vereceğim.


"Neden oyun oynarız?" sorusuna verilen yanıtların başında kazanma fikri vardır; kazanma güdüsü oyuna girmenin önemli motivasyonlarından birisidir.

Aşık kemikleri antik dönemlerde çocuk ve yetişkinlerin bir oyun aracı veya kehanet uygulamalarının bir aracı olarak yaygın bir şekilde kullanılmıştır.



Deyim yerindeyse oyun, beşikten mezara kadar yaşamımızın bir parçasıdır. Bir toplumda oynanan oyunların toplamına bakarak, hem o toplumun içinde bulunduğu gelişmişlik düzeyini hem de oynadıkları oyunlara bakarak kişilerin yaşadıkları toplumdaki konumlarını rahatlıkla belirleyebiliriz.

"Oyun doğuda gölgelerden doğar. Kelimeleri bulur. Hikayesini çalar. Hünerini gösterir. Kaderin yol ayrımındaki çatalları çoğaltır. Zamana ve bilinmezlere işaret eder, sonra kendi işaretlerini bırakır, çeker gider." Murathan Murgan



Hollandalı tarihçi Homo Ludens'i (oynayan insan) tanımlayarak o güne kadar iş ve din gibi önemli olguların karşıtı gibi görünen oyunun, aslında hayatı var eden önemli bir yerde durduğunu, konumlandığını göstermiş oldu.

Hurizingo oyunun akla uygun hiçbir amaca hizmet etmediğini söylemişti oyun irrasyoneldir, gündelik hayat bilgisinin dışında kendi dinamikleri ile var olur. Rasyonel akıl oyuna eşlik etmez. Hiç ihtiyacımız yok iken sadece kavanozun şeklini beğendiğimiz için aldığımız reçeller, yine ihtiyacımız yokken sırf ucuzlamış diye alınan kap kaçak veya çeşitli nesneler... Hayatın boşluklarını doldurma konusunda insanlığın alışkanlıkları, kültürü de değişmiş durumda. Tüketim kültürü insanların boşluklarını doldurmak için çeşitli stratejiler geliştiriyor ve bunların en başında ise daha çok satın aldırma geliyor. Bunun içinde ihtiyaçlar alanı yaratıyor. Boundrillard'ın kavsamsallaştırmasıyla "gaget"ler yeni oyuncağımsı nesneler içinde yaşıyoruz. Artık çaydanlık salt çaydanlık değil, araba da salt araba...Her bir nesnenin biliçaltımıza gönderdiği mesajlar var... Tüketim kültürünü insan ve oyun arasındaki ilişkiyi en iyi analiz etmiş işverenlerin olduğu kültür olarak kodlayabiliriz.



Oyunun gündelik hayatın doğal bir parçası olduğu ve hayatımızda ciddi olan ve olmayan ayrımının bulunmadığı zamanlarda ne oldu da oyun ciddi olmayan bir alanda görülmeye başladı?

Huizinga'nın ilgisi oyunun bu ciddi alandan kovulmasıyla ilgiliydi; o tüm davranış setlerimizin kökeninde oyun olduğu halde, oyunun hayatımızı kuran bir işlev olmaktan çıkarak artık boş zaman etkinliği haline nesil geldiğini anlatmaya çalışıyordu.



Oyunun karakterini ve onun farklı olabilme dilini kavradıkça, tıpkı Shakespeare'in vurguladığı gibi hayatı bir oyun olarak görebilirsek, birbirimizi anlayabilme tahammül edebilme alanlarının genişleyeceği ve belki de en önemlisi kendimizle kurduğumuz ilişkinin değişip dönüşeceğini hissedebiliriz.

Arkeolojik açıdan dünyanın en eski oyuncağı üzerine yapılacak bir araştırma Sibirya, Mısır, İndus Vadisi ve Anadolu'nun da içinde olduğu dünyanın değişik bölgelerindeki değişik kazılarda çıkan bazı nesnelerin oyuncak olarak nitelendirilmesi nedeniyle bu konuda oldukça fazla spekülasyon bulunmakta. Bu spekülasyonların en önemli iki nedeni ise aşağıdaki gibi sıralanabilir. Bunlardan birincisi oyun, oyuncak ve ritüeller ile ritüellerde kullanılan bazı nesnelerin birbirlerine oldukça benzemelerine oldukça benzemeleri. İkincisi ise olasılıkla organik maddelerden yapılmış ve doğada kaybolarak bugüne ulaşamayan oyuncakları asla bilemeyecek oluşumuzdur.

Geç Hitit yerleşimlerinden Karkamış'ta ortaya çıkarılan Kral Burcu kabartmasında betimlenen Kral Araras'ın erkek çocukları kabartmada aşık oynarken gösterilmektedir, kız çocukları da topaç çevirmektedir.


Tarihçi Huizinga'ya göre "oyun, özgürce razı olunan ama tamamen emredici kurallara uygun olarak belirli zaman ve mekan sınırları içinde gerçekleştiren, bizatihi bir amaca sahip olan, bir gerilim ve sevinç duygusu ile 'alışılmış hayattan farklı, başka türlü olmak' bilincinin eşlik ettiği iradi bir eylem veya faaliyettir."



Oyuncak ise oyun içerisinde yer alan ve kişiyi eğlendirmeye yarayan nesneler olarak tanımlanır.

Platon'a göre oyuncakların çocuklar üzerinde gelecekteki mesleği ve toplum içindeki rolleri benimsemeleri gibi önemli bir işlevi vardı.Modern çağ pedagogları da bu konuda Platon'u desteklerler. Oyun ve oyuncaklar çocuklara mantığını kullanmamayı, el becerilerini geliştirmeyi, çevreyi keşfetmeyi ve sosyalleşmeyi öğretir.



Bebeklik döneminde el-göz koordinasyonunu ve el becerilerini geliştirmeye yönelik çıngırak ve benzeri oyuncaklar verilirken, çocukluk döneminde erkek çocuklarına araba ve tahta at; kız çocuklarına bebek ve minyatür ev eşyaları gibi oyuncakların verilmesi oyuncakların yaşa ve cinsel kimliğe bağlı olarak değiştiğini gösterdiği gibi çocukların gelecekteki rollerine oyun ve oyuncaklarla hazırlandığını da gösterir.



Heredotos, bir eserinde aşık oyunun kökenini Lidyalılara dayandırır. Platon ve Plutarktos, Atinalı çocukların aşık oyununu çok sevdiklerinden bahseder.

Aşık oyunları, koyun ve keçi gibi hayvanların ön dizlerinde bulunan ve aşık adı verilen eklem kemiği ile oynanan oyunlara verilen genel bir isimdir.



Oyun, bir yanıyla ciddi, bir yanıyla ciddi olmayandır. Oyun bu anlamda antiteziyle birlikte var olur. Oyun, içine adım atıldığından itibaren kendi kuralları ile işler ve o kurallara uyulduğu takdirde oyunla bir bağ kurabiliriz. Oyun kendine içkin kurallarıyla çekimlidir ve bir başka hal yaratır. Bu hali, ciddi olan halimizden ayırt etmek o kadar da kolay değildir.

Size bir sır vereyim mi? Günümüzde oynanan birçok oyun ve oyuncak aslında binlerce yıllık... Bir sonraki yazıda size bunlarla ilgili bilgi vereceğim.


Umarım faydalı olmuştur. Çünkü hayatın temeli aslında oyun ve oyuncak. Dergide şöyle bir anlatım geçiyor; çocukluktan yetişkinliğe geçerken uzaklaşılan oyun hayatı sonucunda daha mutsuz insanlar oluşuyor. Oyun aslında hem stres atmaya hem yeni stratejiler geliştirmeye hem de eğlenmeye sebep oluyor. Tanıdığım bütün koleksiyonerler diğer insanlara göre daha mutlu ve hayatlarındaki stresi daha iyi yönetiyorlar. Mutsuzken yaptığım tek şey oyuncaklarımla ilgilenmektir. Temizlemek, fotoğraf çekmek, restore etmek en iyi terapi yöntemi. Ki son zamanlar da iyice oyuncaklarıma sardım. Hayatta sizi üzmeyen ender şeylerden biridir oyuncaklar...

Sevgiyle kalın💙💙💙

Yorumlar

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar